KİMDİR ? etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
KİMDİR ? etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

5 Şubat 2018 Pazartesi

O KİMDİR?

KİMDİR O?




Halkın onu ilk tanıması , gazetecilerin çocukken okumayı en çok sevdiğiniz kitap nedir? diye sorulan soruya 
- "Çok Aç Bir Tırtıl " cevabını vermesi ile oldu.  Çünkü; kendisi  1946 doğumlu idi. 1964 de SAT'a(Amerika'da Üniversiteye giriş sınavı)  girmişti.  Kitabın ilk basım tarihi ise 1969 du yani o Üniversiteyi bitirdikten 1 sene sonra . ...
Yıllarca dilden dile dolaştı. Hayatı tamamen aksilikler ve kuramadığı cümlelerin sıkıntıları içerisinde geçti. Hatta hakkında fıkralar bile yazıldı.
Amerikan Devlet Başkanı olunca bir ilk okulu ziyarete gider konuştuktan sonra çocuklardan sorusu olan var mı diye sorar. 
Küçük Tom kalkar ve efendim size 3 sorum var der. 
1- Secimlerde daha az oy almanıza ragmen nasil olduda Baskan oldunuz?
2- Hiroshima'ya atilan atom bombasi sizce dünyanin en büyük terör faaliyeti
degilmi dir?
3- Hicbir neden yokken neden Irak'a saldırdınız?
Aniden zil calar ve cocuklar teneffüse çıkarlar.
Cocuklar geri döndügünde bu sefer sözü kücük Bob  alır.
Benim beş sorum olacak:
1- Secimlerde daha az oy almaniza ragmen nasil olduda Baskan oldunuz?
2- Hiroshima'ya atilan atom bombası sizce dünyanın en büyük terör faaliyeti
degilmidir?
3- Hiçbir neden yokken neden Irak'a saldırmak istiyorsunuz?
4- Bugün neden zil 20 dakika erken çaldı?
5- Tom nerede?
Dedik ya hayatı bir türlü normal olmaz. Irak savaşından sonra normalleşme olsun diye gittiği orta doğuda bir gazeteci nefretini ayakkabı fırlatarak gösteriyordu. Gafları bu kadarla sınırlı kalmadı.  İçine Eğitimi de alarak kullandığı bir cümlede; 
Bizim üçüncü önceliğimiz eğitime birinci önceliği vermektir.
Bu perşembe günü Reagan havalimanının uçakları ve gişeleri havalanacaklardır. 
Ekonomide;
Bu sizin paranız. Bunu kazanmak için para ödediniz.
Felsefi olarak;
Görebildiğinizi düşündüğünüz şeylerin görünmeyen yanlarını göremezsiniz.
Kendime özgü fikirlerim var. Güçlü fikirler. Ama bu fikirlerle her zaman aynı fikirde değilim.
Irak'a saldırdıktan sonra
Irak'ta işler iyi gitmiyor galiba.  gibi yüzlerce gaf.
Önce 1995 ile 2000 yılları arası teksas valiliği ardından 2000 yılında rakibi Al gore den daha az oy almasına rağmen A.B.D'nin artık 43. devlet başkanıdır.  Başkanlığında ilk olay içerisinde yüzlerce İsrail vatandaşının  çalıştığı halde hiç biri ölmediği meşhur 11 Eylül İkiz kule saldırıları oldu.
Ardından A.B.D Afganistan'a asker gönderdi.Daha sonra da Irak'a saldırı.  Başkanlık hayatı hep renkli aksiyon yüklü ve bol kanlı oldu. 

O kişi George W.Bush 'un ta kendisidir.


3 Şubat 2018 Cumartesi

Osman DURMUŞ Kimdir?

Kimdir o?
Resim alıntıdır
1947 Türkiyesi yokluk ve Ezanın dahi Türkçe okunduğu yıllarda Çankırıda dünyaya gelir.
 Küçük yaşta annesini kaybedince kafaya koydu mutlaka ama mutlaka doktor olmalı ve diğer annelerin ölmelerine müsaade etmemeliydi.
  Çankırıda başladığı ilkokula Kırıkkale de devam etti. Ortaokul fırtıların hız kesmediği yıllardı. Çünkü dışarıda  27  Mayıs darbesi yaşanırken o dünya klasiklerinden Nihal Atsıza kadar bir çok kitap okumuştu. Lise yılları ise tam ülkücü olduğu ve Alparslan Türkeşli yıllardı onun için. 
Lise bitince Ankara Üniversitesi tıp fakültesine yerleşti. Son sınıfta evlenme kararı aldı. Sürekli ülkücü camia dan birileri ile tanışıyordu. Namık Kemal Zeybek Kaymakam iken tanışmaları nasip olmuş ilk muhabbetleri bile saatlerce sürmüştü. 
Genel Cerrahi ihtisanını yapınca Ankara Üniversitesinde Öğretim üyesi ve Doçent oldu. Ama Profesör olamadı, bunun için de hep rektör Enver Hasanoğlundan kuşkulanıyordu.   
Türkiye Üniversite Öğretim Elemanları Sendikası Kurucusu ve Başkanı oldu. Tıpkı Bahçeli gibi mücadele verdi. 1997 de Bahçeli genel başkan olunca onunda yıldızı yükseldi. 
 Yıllarca kiralık ve sobalı bir evde oturdu. Hiç bir hastasından muayene ücreti almamak ile meşhur olmuştu. 
Ve nihayet Sağlık Bakanlığı; ilk yaptığı çıkış Dr. oktar babuna nın ilik kampanyası oldu. Şiddetle karşı çıktı. Gen haritamızı çıkarmaya çalışıyorlar. Stratejik sıkıntıları var dedi.
Marmara Depreminden sonra Amerikan Hastanesine verecek tek hastamız yok,
 İtalyan doktorlar tuvaletler çok pis diyince, ben  mi temizleyeceğim diyordu.
 Ayrıca Yunan kanı istemiyorum ve gönüllüler kalabalık etmesin gibi cümleler ile akıllarda kalıyordu.  2002 de Sağlık Bakanlığını kaybetti.
2014  yerel seçimlerinde İstanbuldan Mhp belediye başkan adaylığı için olumlu haber bekledi. Fakat olmadı . 
İstanbul adayı Rasim ACAR açıklanınca fenalaştı ve Sağlık Bakanı iken kendisine bağlı olan hastanelerden birine hasta olarak kaldırıldı.  

Doç.Dr.  Osman DURMUŞ

14 Şubat 2014 Cuma

SEVGİLİ PEYGAMBERİMİZİN DEDELERİ 2 (KRALIN YANINDA )




Siz buna karşılık ne diyorsunuz , dedi.
Nizar'ın oğulları biz sana gelmek için yola koyulmuştuk,
Mudar "Ben devenin bir taraftaki otları yiyip diğer taraftaki otları  yemeyince onun bir gözünün sağ diğerinin kör olduğunu anladım " dedi.
Rebia " Bende devenin ayak izlerinden birinin çok silik olduğunu görünce aksak olduğunu anladım " dedi.
İyad " Bende devenin tersini(dışkısını) yerde sabit olarak gördüm eğer kuyruğu olsa idi kuyruğunu sallayarak onu dağıtırdı" dedi.
Enmar " Bende baktım ki deve bir yerde otladıktan sonra ileride güzel otları atlayarak gitmesinden onun ürktüğünü anladım" dedi.
Ef'i devenin sahibine" bak gördün deven onlarda değil git deveni aramaya devam et" dedi.
Sonra Nizar'ın oğullarına sizler kimsiniz? diye sordu.
Onlarda babalarının anlaşmazlık halinde gitmemizi söylediği için buradayız dediler ve meseleyi uzunca anlattılar.
Ef'i Hizmetçilerinden en çok değer verdiğini çağırıp,misafirlerimizi al ve onlara bakımda hiç kusur istemiyorum ayrıca ağızlarından ne çıkarsa not et ve bana söyle dedi.
Hizmetli Nizar'ın oğullarını misafirhane ye yerleştirdi.
Kahya onlara tahta bir çanak içerisinde bal getirdi.
Yediler ve " Biz bundan daha güzel daha nefis daha lezzetli bir bal yemedik " dediler.
İyad " Doğru söylüyorsunuz ama keşke bal arısı o balı bir kafatasına yapmasa idi" dedi.
Uşak bu sözü hemen ezberledi.
Sonra uşak koyun kebabı getirdi. Yediler" biz bundan daha iyi, daha yumuşak, daha semiz bir koyun eti yemedik " dediler.
Enmar " Doğru söylüyorsunuz fakat keşke kebab edilen koyun köpek sütü ile beslenmemiş olsa idi" dedi.
 Sonra içecek getirdiler. İçtikten sonra " biz bundan daha berrak, daha saf, daha duru, daha güzel kokulu bir içecek içmedik" dediler.
Rebia " Doğru söylüyorsunuz fakat keşke bu içkinin asması kabir üzerinde bitmiş olmasa idi." dedi.
Sonra da " biz bu kraldan daha misafirperver birini ve bol nimet veren başka birini görmedik " dediler.
Mudar " Doğru söylüyorsunuz fakat keşke o adını taşıdığı babasından başkasının çocuğu olmasa idi " dediler.
Uşak söylenilenlerin  hepsi kayd etti. Ve herşeyi ayrıntılı bir şekilde Kral Ef'i ye anlattı.
Ef'i Nizar oğullarının söylediklerini işitince çok şaşırdı ve koşarak annesinin yanına gitti.................................................

13 Şubat 2014 Perşembe

SEVGİLİ PEYGAMBERİMİZİN DEDELERİ_1 (DEHŞET VEREN ZEKA )

Resim alıntıdır..

Sevgili Peygamberimizin büyük  Dedelerinden  Nizar öleceği sırada oğulları Mudar, Rebia , İyad ve  Enmarı yanına çağırdı. Ve malları bölüştürmeye başladı. Mudarın elinden tutarak, kırmızı deriden çadır
ve renkçe ona benzeyen mallarım Mudar'ındır, dedi.  Nizar bundan sonra Rebia'nın elini tuttu ve Çift direkli şu kara çadır, Kara At ve renkçe ona benzeyenler Rebia'nındır,dedi. 
   Nizar bu defa İyad'ın elini tuttu ve kırçıl saçlı şu 
 Kadın kölem ve renkçe ona benzeyenler senindir, dedi.  Koyunlardan kırçıl, kısa bacaklı renkçe benzeyenleri İyad aldı. Nizar bundan sonra Enmar'ın elini tuttu. Şu Hımar On Bin Dirhem (Gümüş Para) ,arazi ve renkçe 
ona benzeyenler senindir, dedi.  Nizar en son evlatlarına bu taksimatta aranızda bir anlaşmazlık çıkarsa Necran Kralı Ef'i b.Ef'iyyülcürhimi'ye başvurmalarını vasiyet etti. O Size adaletli paylaşımı yapar,dedi.
Aradan fazla vakit geçmeden Nizar'ın oğulları arasında anlaşmazlık çıktı. 
Nizaroğulları meseleyi Ef'i ye anlatmak üzere hayvanlarına binip yola koyuldular. Necrana yaklaştıklarında Mudar otu henüz yeni yayılmış bir otlak mera görüp, 
"Bu otlakta yayılmış olan devenin muhakkak bir gözü kör", dedi.
  Rebia "hem de o devenin bir ayağı aksaktır", dedi.
İyad "onun kuyruğuda kesiktir" dedi.
Enmar "Hem de o ürkmüş kaçmıştır" dedi. 
Çok geçmeden hayvan üzerinde bir adama rastladılar. 
Adam " şuradan size doğru kaçan yitik bir deve gördünüz mü?" diye sordu.
Mudar" onun bir gözü körmü idi ?" diye sordu.
Adam " evet " dedi.
Rebia " o aksak mı idi ?" diye sordu.
Adam " evet " dedi.
İyad "onun kuyruğu kesik mi idi ?" diye sordu.
Adam " evet " dedi.
Enmar " o ürkmüş , kaçmış mı idi?" diye sordu.
Adam " evet " dedi. Vallahi bunlar benim devemin sıfatları dedi.. Siz benim devemin nerede olduğunu biliyorsunuz çabuk söleyin, dedi.
Nizar'ın Oğulları : Vallahi biz senin deveni görmedik, bilmiyoruz, dediler.
Adam : Devem sizin elinizin altında onun bütün özelliklerini biliyorsunuz, dedi. 
Ve adam Necrana kadar Nizar'ın oğullarını takip etti. Kral Ef'i nin tam yanına çıkacakları zaman: Efendim; Bunlar benim devemi aldılar ve devemi almadıklarına dair yemin ettiler.
Bana devemin sıfatlarını saydılar, sonrada görmedik dediler. 
Necran Kralı Ef'i Nizar'ın oğullarına döndü ve.............. 

kaynak;
iSLAM Tarhi 1. cilt M. Asım KÖKSAL 

12 Şubat 2014 Çarşamba

NET MESAJ...



Henry Ford Amerikan medyasının yıllardır en popüler  haber kaynağıdır. Gazeteler onunla röportaj yapabilmek için aylarca sırasını bekler.  
Amerikan ekonomisine kazandırdığı araçlar ile yerli sermeye noktasında milli  kahramandır. İş hayatından kalan zamanını ve parasını ailesi ile değerlendirir. Öyleki belli bir zaman sonra oğlu para ile satın almadığı  hiç bir şey kalmadığını düşünüp bunalıma girecek, para harcayacak yeni yerler arayacaktır. 

Aly ise  6 yaşında başlamıştı ilkokula. Yaşı  ve vücut yapısı küçük olduğu için 4. sınıfa kadar Annesi getirip götürmüştü okula . Lise hayatı Amerikanın sayılı kolejlerinden biri olan Paul.... Kolejinde geçmişti. 
Liseden sonra hayat hiçte istediği gibi gitmemişti. Onu çok seven ailesi  bile olanlar karşısında Aly'e karşı umutlatını tüketmişti. Aylarca  kendisine iş arayan Aly,  ne istediği gibi  bir iş ne de moralinin düzelmesine  vesile olabilecek bir durum olmuştu.
 Aly'nin  babası etrafında çok sevilen bir isimdir. Ayrıca nüfuzlu bir iş adamıdır. Henry ile oğlu Aly'nin buluşabilmeleri için bir randevu ayarlar.
Aly randevu günü sabah erkenden kalkar, tüm hazırlıklarını yaptıktan sonra vaktinden erken ulaşır buluşacakları yere.  
Henry  arabasındadır,  Aly'e arabaya binmesini söyler. Bi hayli yol aldıktan sonra sırayla insanların çok iltifat ettiği sıra sıra plazaları gezerler. Hnry delikanlı ile fazlaca konuşacak fırsatı bulamaz . son dükkanı ziyaretten sonra  tekrar araca binip yol alırlar. 
Semtin en ıssız ve kilometrelerce süren ormanlık alana gelirler ve Henry gençten arabadan inmesini ister....
 Aly arabadan indikten sonra saatlerce sürecek orman yolunda tek başında yol almaya başlar. Henry' nin neden böyle bir şey yaptığına akıl erdiremez. Çok sinirlenmiştir. İçinden hakarete varacak derecede lakırdılar eder. Şehir merkezine yaklaştığında yaklaşık 1 saatir yürüdüğünü fark eder. Ama bu gün yaşadıklarımda bir gizem var der kendi kendine. Koskaca ülkenin en iyi iş adamı bana böyle yapmasının bir sebebi var mutlaka der ve sabah ilk buluşmadan sonra gittikleri ilk plazaya girer. Tablo inanılmazdır. Müthiş bir lütuf ve ikram görür.
-- Efendim hoş geldiniz, Henry bey nasıllar acaba sorusu defalarca sorulur. Kendine geldiğinde duyduğu tek soru  efendim siz ne iş yapıyorsunuzdur.
Aly o gün bu sorunun cevabını veremez ama Henry nin verdiği mesajı alır.  Durumu iyi değerlendirir. Şu an ise Aly Fordun Dünya ya açılan kapısıdır. Tüm dünyaya ford yedek parçalarını pazarlar...... 


24 Ocak 2014 Cuma

HAŞHAŞİLER SON


Hasan Sabbah Fedai'yi yanına aldıktan sonra vazifesinin ne kadar mühim olduğunu anlatır. "Bu zehirli hançeri alacaksın  ve sultan melikşahı öldüreceksin" der.  Fedai tereddüt dahi etmez. Ucunda bir aslanı 5 dakikada öldürecek kadar   zehir olan hançeri alır ve kuşağına koyar. 
Günlerce yol alan fedai artık sultanın karargahına ulaşmıştır. 
Melikşahın gönderdiği elçi geri dönmüştür. Birlikteki askerler , elçinin  konuşmasında bir  tuhaflık olduğunun  farkına varırlar. Ancak Fedai, Hasan Sabbah'dan  haber getirdiğini   ve bu haberi yalnız Sultan Melikşah'a söyleyebileceğini söyler. 
Saatler süren uğraş neticesinde Sultanın huzuruna  varan fedai tek hamlede hançeri Melikşaha değdirmeyi başarır. Muhafızlar fedaiyi anında öldürürler fakat iş işten  geçmiştir. Sultan Melikşah vücuduna hızla yayılan zehir neticesinde soğuk terler dökmeye başlamıştır. 
Hekimlerin tüm müdahelelerine rağmen, Sultan Melikşah'ın veliahtı tahttadır artık. Selçuklu'da genel yas havası hakimdir. 
Görevli fedainin vazifesini yerine getirdiği haberi  Alamutta duyulunca Hasan Sabbahın keyfi yerine gelir.  Aynı süikasti zamanın en iyi veziri, Medreseden  arkadaşı Nizamülmülk'e de düzenler ve şehit eder. 
Türk İslam tarihinin iki dev ismi Haşhaşiler sebebi ile dünya sahnesinden çekilir. 
Tarih 1250 'lileri gösterdiğinde Doğudan çığ gibi büyüyen moğol tehlikesi Alamut Kalesinin kapı tokmaklarını çok sert bir şekilde çalar. Kale muhasara altında belli bir müddet dayanır, sonunda teslim olmak zorunda kalır. 
Kendileride farkın da mıdır? Bilinmez . Moğollar İslam dünyası için büyük tehlike ve ölüm saçan Haşhaşileri bitirirler. 
Alamut ve Hasan Sabbah tarihin tozlu raflarındaki yerini almıştır artık......  
Geride gözyaşı, süikastler , ölümler  ve bir miktarda haşhaş kalmıştır...        



23 Ocak 2014 Perşembe

HAŞHAŞİLER 3 (FEDAİLER)

HAŞHAŞİLER 3 (FEDAİLER)


Bizzat Hasan Sabbahın sınavından geçenler fedai olma yolundadır. Fedailer için 

 Alamut Kalesinde hazırlanan sahte Cennetle tanışma vaktidirartık. Fedailerden birine önce gerekli miktarda haşhaş verilir, daha sonra da  asansör vasıtası ile çok temiz bir ırmağın ortasında  taze içecek ve huriler  bulunan   cennete bırakılır. Uyandığında rüyalarda görebileceği ortam , tekrar haşhaş verilir ve arkadaşlarının yanına döner. Unutulmaz bir görsellik kalmıştır fedainin aklında. .. 
Sultan Melikşah teslim olmaları için  Alamuta elçi gönderir .
Hasan Sabbah elçiyi yanına alır ve fedailerden birini çağırır yanına , al şu hançeri  kendini öldür der. Fedai tereddüt etmez hemen yapar.
Sonra başka bir fedaiye çık şu kuleden atla ve direk cennete git der. Fedai durmadan çıkar ve boşluğa kendini bırakır. Hasan Sabbah elçiye döner ve Sultana söyle elimde binlerce fedai var . Gelsin gücü yeterse  beni alsın  der. 
Aradan bir hayli zaman geçer, Alamut, Hasan Sabbah ve Fedailer tam bir baş belası olurlar. Tüm cihanda meşhur olmuşlardır . 
Sultan yeniden elçi gönderir. Hasan Sabbah bu defa elçileri öldürür. Fedailerden birini çok iyi makyajlayarak aynen elçi kıvamına getirir. Fedaiden bir isteği vardır.......

22 Ocak 2014 Çarşamba

HAŞHAŞİLER 2 (ALAMUT KALESİ)


HAŞHAŞİLER 2 (ALAMUT KALESİ)


Bu tehlikeli kişi Hasan Sabbahın ta kendisidir. Önce Mısıra gider. Mısıra  Fatımiler  hakimdir. Şiiliği ilere derecede bilen  Hasan Sabbah hükümdarın başdanışmanı pozisyonundadır. Fakat kısa sürede yine yaramazlık yapar, Mısırdan kovulur.
Dünyanın bir çok ülkesini dolaşır. Hindistanda insanların kullandığı bir otu görür. Bu ot ile insaların ağrılarının dindiğini ve hiç bir şey hatırlamadıklarını öğrenir. 
Gerekli miktarda yanına alarak İrana döner, şii propagandası yaparak etrafına taraftar toplar.  Kuracağı krallık için bütün şartlar tamamdır artık.
Kendisine  lazım olan bir karargahtır. Onu da İranın kuzeyinde bulur; KARTAL yuvası yani ALAMUT KALESİ dir. Kaleyi ele geçirmesi tam bir zeka örneği ve karşı tarafı ne kadar ikna edici konuşması olduğunun ispatı niteliğindedir. 
Alamuta yaklaşır. Kapıda  bekçiler karşılar Hasan Sabbahı. Kale kumandanı ile konuşmak istediğini  söyler. Çağırırlar komutanı; 
Hasan Sabbah elindeki sığır derisini göstererek bu derinin kapladığı alanı bana ver kaç altın istersin der.
Komutan gülerek deli olduğunu düşünüp bi kese altın yeter, der.
  Hasan Sabbah bir kese altını verir ve deriyi elindeki kamayla çok ince bir şekilde keserek uzatır. Kalenin etrafını deri ile çevirir. Alamut Kalesi yani Kartal Yuvası artık İsmailiyye Devletinin ve de  Hasan Sabbahın karargah  merkezidir. 
Dünyada ve özellikle orta doğuda stratejik planlar alt üst olmuştur. Dai, Fedai , Hasan Sabbah, İsmailiyye isimleri kulaktan kulağa fısıltı değil, gür bir ses ile söylenir olmuştur. 
Dünyanın her tarafından güçlü, gözü kara yiğitler  dünyada cennete ulaşmak için Alamuta gelirler. İlk eğitim yaklaşık 6 ay sürer, dayanabilenler için yolculuk başlamıştır......  

21 Ocak 2014 Salı

HAŞHAŞİLER 1

HAŞHAŞİLER KİMDİR?


Haşhaşileri tanımadan  önce ,
 Hasan Sabbahı ve Alamut kalesini  iyi tanımamız lazım..
 3 arkadaş okul hayatına atılırlar.
 3 zıpkın gibi  delikanlı 
3 kafadar,   gözlerinden şimşekler çakan zeka tablosu..
Medrese hayatı boyunca sürekli birbirleriyle yarışırlar.
 İçlerinden biri sürekli devletin sıhhat ve selameti için neler yapılabilirim düşüncesindedir.
  Bir diğeri nerede boş iş var o orada , diğer arkadaşları derse çalışırken onun aklı fikri başka yerdedir. Ama üstün zekası ile aradaki farkı çok hızlı kapatır.
Bir diğeride haset, fesat işlerdedir. Sürekli arkadaşlarını kıskanır.  İkisinin adı hasan birinin adı ömer dir.
Yıllar sonra 3 arkadaş tekrar karşılaşırlar. Hasanlardan biri dünya döndükçe hizmetleri ile anılacak canlı eserler bırakacak, dünya gündeminin seyrini  selçuklu yönünde etkileyecektir.
Ömer Astronomi ve Matematik alanında insanlık tarihinin yüzyıllar boyu alacağı mesafeyi çok kısa sürede alır ve köşesine çekilir, kendisini rubai yazmaya  ve şaraba verir. 
 Diğer Hasan mı nerede? Tam bir baş  belası olmuştur. Tüm dünya için potansiyel bir tehlikedir artık.    

DİĞER YAYINLARIM..